Kemal Aren Hoca Hakk'a Yürüdü

Vakfımıza yıllarca hizmet etmiş hocamız Kemal Aren Hakk'a yürüdü.

Yağmur Tunalı'nın kendisi için yazdığı yazıyı paylaşmak istedik.

KEMÂL YURDAKUL AREN DE GİTTİ

Hoca deyince aklıma ilk gelen isimlerdendi.

Sıcacık, saran, sarmalayan, eğiten-öğreten bir güzel insan.

Hem dili, hem kalbi olanlardandı.

Çok önemli bir örnektir.

Kalemini okuyucusuyla sohbette gibi, sesi ve nefesiyle süslerdi.

Yakınlarının Kemal Hocasıydı.

Bizim hem Kemal Hocamız, hem ağabeyimizdi.

Anarşi yıllarında Yüksek Öğretmen Okulu'nda dergi çıkarıyorduk.

Ülkü Pınarı bizim heyecanımızın eseri bir kültür sanat dergisiydi.

Öğrencileri Halil ve Namık Açıkgözler aracılığıyla onu da aramızda görmüştük.

Ankara'da değildi ama Ülkü Pınarı’nın yazarları arasındaydı.

O yıllarda başlayan tanışıklığımız sonra yakınlığa dönüştü.

İlk görüşümde "Bu o" demiştim.

Tam yazdığı gibiydi.

İnsanın içine taa canevinden bakan ve seslenen bir Hoca, bir sanatkâr.

İstanbul'a gidişlerimde en çok ziyaret ettiğim kişilerdendi.

Her görüşümde zenginleşerek ve temizlenmiş, sakin bir ruhla yanından ayrılırdım.

Hiç unutamadığım hatıralar var.

Hoca bazı gazete ve dergileri iyi takip ederdi.

Özel olarak takip ettiği yazarlar vardı.

Mesela bazı gazeteleri, o takip ettiği yazarlar için ve sadece onların yazdıkları günlerde alırdı.

Beni de onlar arasına katmıştı.

Yazdıklarımı beğendiği ve beğenmediği taraflarıyla tenkit ederdi.

Yıllar önce bir gün telefon etti.

O ay Türk Edebiyatı'nda yeni bir romanla ilgili bir yazım çıkmıştı.

Dedi ki: "Bu yazıda bazı cümleler rüşvete benziyor. Senin zevkıni biliyorum, bu kanaatte olamazsın!"

Haklıydı. O cümleler dostluk gereği edilmişti.

Söyledim, konuştuk.

"O halde" dedi, "bu kefareti ödeyeceksin!

Safiye Erol'un Dineyri Papazı'nı okudun mu?"

Okumamıştım.

Bu kitabı okuyacak, bir yazı yazacak ve o şekilde ödeşmiş olacaksın!"

Yazdım ve yine Türk Edebiyatı’na gönderdim.

Dergi çıkınca yine telefon etti ve “İşte şimdi oldu.” dedi.

Bana unutulmaz bir dersi böyle verdi.

Nasıl bir karakter olduğunu yalnız bu görüşmeyi okuyan bile anlayacaktır.

Böyle bir güzel insandı.

Eşi Güngör Ablama, profesör evlatları Aliye ve Selim’e, dostlarına-sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Kemal Hoca, yazdıkları ve yetiştirdikleriyle yaşayacaktır.

Aziz Ağabeyimin aziz rûhu şâd olsun!